9 Mart 2012 Cuma

İlginizi Çekemeyebilecek Bir Yazı


                İLGİNİZİ ÇEKEMEYEBİLECEK BİR YAZI!



Ahım şahım bir dünyada yaşamıyoruz.Dünyamız heybetli ve kaynakları sınırlı ancak insanlık için yeterli sayılabilir.Dünya’yı rezil eden de biz  oluruz vezir eden de.Bunun bilincinde yaşamalı ve duyarlı hareket etmeye çalışmalıyız.Farklı yazmaya çalışarak zihinleri bulandırmaya niyetim yok tek amacım genelden özele geçmek.Özelimiz ise topraklarımız,yurdumuzda var olan  enerji kaynaklarımız ve doğamıza gösterilmesi gereken saygı.

             Politik jargonu kullanacak olursak,ulusal kaynaklardan yararlanmak ve enerji üretimi başta olmak üzere bu kaynakları değerlendirmek her ülke için geçerli bir kural gibidir.Tarihi evreleri ve yaşanan gelişmeleri bir yana koyacak olursak modern dünyada enerji oldukça kinetik bir hal almış ve dünya düzenini etkiler olmuştur.Sırf bu yüzden bile Türkiye sahip olduğu yegane konumu ile birlikte bu kinetik enerjiyi sınırları içerisinde tutmalı ve yaşatmalıdır.Tüm bunlar aslında teoride mantıklı olan şeyler.Pratiğe geçtiğimizde yaşamamız için kullandığımız doğanın da o kadar duyarlı olduğunu görürüz.Sormamız gereken soru enerji kaynakları için doğa harap mı edilmeli yoksa doğanın bize sunduğu kaynaklar mı kullanılmalı?Aslında soru sorarak yani irdeleyerek bir sonuca varmak en iyi yöntemlerden birisidir.Ancak bu konuda  ben taraf olmayı seçiyor ve nesnel olmayı kabul etmiyorum.HES yani hidroelektrik santralleri  su gücünü kullanarak elektrik elde edebilen yenilenebilir enerji kaynaklarından birisidir.Bu tanıma göre bir sorun yok gibi.Ancak gelin bir de şu son yıllarda ülkemizde TOKİ vesilesiyle başlayan inşaat çılgınlığının bir parçası olmuş, sadece yapılmak için yapılan HES’lere bakalım.Aynı zaman da doğduğum ve bildiğim yer olan Doğu Karadeniz  vadilerinden bahsetmek istiyorum.Coğrafi yapısını denize paralel dağlar ve dağları birbirinden ayıran sayısız vadiyle tarif edebileceğimiz D.Karadeniz suyun hayat bulduğu yerlerden birisidir.Sadece su hayat bulmuyor oralarda toprak da suyun varlığıyla hayat buluyor.Böyle bir yapı içinde bulunan o coğrafyaya gelişigüzel “ ya burada su varmış,hemen HES yapalım” diyerek yapılan her santral vadilerimiz için büyük tehlike arz ediyor.Kurulan santrallerin bir mühendislik harikası olması beklenmiyor ama en azından doğanın canını yakmadan, doğal yaşama zarar vermeden bu işler yapılmalı.Kuru dere yatakları görmek hele ki D.Karadeniz’de benim için büyük dert.Sadece sorduğum soruya  artık doğayı kullanırken çok daha dikkatli ve saygılı olmalıyız cevabının verilmesini istiyorum.



 Bu yazdıklarımı belli bir ideolojiye oturtabilirsiniz.Bu konuda yapabileceğim bir şey yok.Sonuçta “felsefe sevmiyorum” derken bile felsefe yapmış olmuyormuyuz?Ben sadece hepimiz için önem taşıması gereken bu konu hakkında ki görüşlerimi size anlatmaya çalıştım.Başlıkta da söylediğim gibi ilginizi çekemeyebilecek bir yazı olmamıştır umarım!!!                                                                                                                             
                                                                                            Emre Önkibar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder