İLGİNİZİ ÇEKEMEYEBİLECEK BİR YAZI!
Ahım şahım bir dünyada yaşamıyoruz.Dünyamız
heybetli ve kaynakları sınırlı ancak insanlık için yeterli sayılabilir.Dünya’yı
rezil eden de biz oluruz vezir eden
de.Bunun bilincinde yaşamalı ve duyarlı hareket etmeye çalışmalıyız.Farklı
yazmaya çalışarak zihinleri bulandırmaya niyetim yok tek amacım genelden özele
geçmek.Özelimiz ise topraklarımız,yurdumuzda var olan enerji kaynaklarımız ve doğamıza gösterilmesi
gereken saygı.
Politik jargonu kullanacak olursak,ulusal kaynaklardan yararlanmak ve
enerji üretimi başta olmak üzere bu kaynakları değerlendirmek her ülke için
geçerli bir kural gibidir.Tarihi evreleri ve yaşanan gelişmeleri bir yana
koyacak olursak modern dünyada enerji oldukça kinetik bir hal almış ve dünya
düzenini etkiler olmuştur.Sırf bu yüzden bile Türkiye sahip olduğu yegane
konumu ile birlikte bu kinetik enerjiyi sınırları içerisinde tutmalı ve
yaşatmalıdır.Tüm bunlar aslında teoride mantıklı olan şeyler.Pratiğe
geçtiğimizde yaşamamız için kullandığımız doğanın da o kadar duyarlı olduğunu
görürüz.Sormamız gereken soru enerji kaynakları için doğa harap mı edilmeli
yoksa doğanın bize sunduğu kaynaklar mı kullanılmalı?Aslında soru sorarak yani
irdeleyerek bir sonuca varmak en iyi yöntemlerden birisidir.Ancak bu
konuda ben taraf olmayı seçiyor ve
nesnel olmayı kabul etmiyorum.HES yani hidroelektrik santralleri su gücünü kullanarak elektrik elde edebilen
yenilenebilir enerji kaynaklarından birisidir.Bu tanıma göre bir sorun yok
gibi.Ancak gelin bir de şu son yıllarda ülkemizde TOKİ vesilesiyle başlayan
inşaat çılgınlığının bir parçası olmuş, sadece yapılmak için yapılan HES’lere
bakalım.Aynı zaman da doğduğum ve bildiğim yer olan Doğu Karadeniz vadilerinden bahsetmek istiyorum.Coğrafi
yapısını denize paralel dağlar ve dağları birbirinden ayıran sayısız vadiyle
tarif edebileceğimiz D.Karadeniz suyun hayat bulduğu yerlerden birisidir.Sadece
su hayat bulmuyor oralarda toprak da suyun varlığıyla hayat buluyor.Böyle bir
yapı içinde bulunan o coğrafyaya gelişigüzel “ ya burada su varmış,hemen HES
yapalım” diyerek yapılan her santral vadilerimiz için büyük tehlike arz
ediyor.Kurulan santrallerin bir mühendislik harikası olması beklenmiyor ama en
azından doğanın canını yakmadan, doğal yaşama zarar vermeden bu işler
yapılmalı.Kuru dere yatakları görmek hele ki D.Karadeniz’de benim için büyük
dert.Sadece sorduğum soruya artık doğayı
kullanırken çok daha dikkatli ve saygılı olmalıyız cevabının verilmesini
istiyorum.
Bu yazdıklarımı belli bir
ideolojiye oturtabilirsiniz.Bu konuda yapabileceğim bir şey yok.Sonuçta
“felsefe sevmiyorum” derken bile felsefe yapmış olmuyormuyuz?Ben sadece hepimiz
için önem taşıması gereken bu konu hakkında ki görüşlerimi size anlatmaya
çalıştım.Başlıkta da söylediğim gibi ilginizi çekemeyebilecek bir yazı
olmamıştır umarım!!!
Emre Önkibar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder